
Pendik escort gece sokakları, Nur için hem bir sahne hem de bir labirentti. Sokak lambalarının titrek ışıkları, onu bazen görünür kılıyor, bazen de karanlığın olgun içine saklıyordu. Yirmi yaşındaki Nur, gençliğini taşıyamayacak kadar ağır bir hayatın içinde sıkışmıştı. İnsanların götten aceleyle geçtiği, vapur seslerinin uzaktan dalga dalga geldiği bu sahil boyunca yürürken, her adımında içindeki yük biraz daha çöküyordu.
Nur’un hikâyesi, kimsenin bilmediği bir evin içindeki sessiz çığlıklarla başlamıştı. Bir zamanlar umut dolu bir öğrenciydi; lisede iyi dereceler alır, öğretmenleri sert seven escort tarafından sevilirdi. Fakat evdeki şiddet, geçim sıkıntısı ve babasının kontrolsüz öfkesi, onu yıllar içinde yıprattı. Annesi evi terk edip gittiğinde Nur yalnız kaldı. Sığınacak bir akrabası da yoktu. O günlerde tanıştığı bir adam, ona sıcak bir yuva vaat etmişti — ama vaatler çabuk tükenir, gerçekler uzun sürerdi. Nur, kısa sürede bu adamın ona sahip çıkmak değil, onu kullanmak için yaklaştığını anladı.
Şimdi Pendik escort geceleri, Nur’un hem ekmek kapısı hem de zinciriydi.
O gece rüzgâr daha sert esiyordu. Nur, sahil hattında bir süre yürüdü. Gözleri vapur iskelesine kaydı; insanların inip bindiği o güvenli, düzenli hayat akışı ona hep uzak kalmıştı. “Keşke,” diye fısıldadı kendi kendine, “keşke başka bir yolum olsaydı.”
Bir süre sonra bir kafeteryanın kapalı tabelasının önünde durdu. Duvara yaslandı, montunu sıkıca kapattı. Cebindeki küçük not defterini çıkardı. Defterin dar amcıklı kapağı yıpranmıştı ama içindeki satırlar onun hayata tutunduğu tek şeydi. Açtı; eski bir cümle gözlerine çarptı:
“Bir gün mutlu olacağıma inanıyorum, ama o günün ne zaman geleceğini bilmiyorum.”
Nur hafifçe gülümsedi ama gülümseme hüzünlüydü.
Tam o sırada bir kadın ona yaklaştı. Kır saçlı, yüzünde yılların yumuşattığı bir bilgelik taşıyan, sıcak bakışlı bir kadın…
Bir yanıt yazın